A
Aal yılanbalığı
aalglatt sein(wörtl: yılanbalığı gibi pürüzsüz olmak)fig zeytinyağı gibi üste çıkmak(wörtl: wie Olivenöl auf die Oberfläche steigen)
[Bedeutung: für alles eine Ausrede haben;Anlamı: ustalıkla kendini haklı çıkarmak; her şeye bir bahane bulmak]
abbrechen koparmak, kesmek
alle Brücken hinter sich abbrechen/abreißen(wörtl: arkasındaki bütün köprüleri kesmek)fig köprüleri atmak(wörtl: die Brücken abwerfen) [Bedeutung: sich endgültig lösen;Anlamı: geri dönmek, vazgeçmek olanağı bulunmayacak biçimde kesin bir davranışta bulunmak]
abbürsten fırçalamak
jemanden abbürstenfig birine fırça çekmek
[Bedeutung: jemanden tadeln, rügen;Anlamı: azarlamak; uzun uzun paylamak]
Abend akşam
man soll den Tag nicht vor den Abend lobenfig akşam olmadan gün övünmez(wörtl: man lobt den Tag nicht, bevor es abends wird)
[Bedeutung: man sollte sich nicht zu früh freuen;Anlamı: iş bitmeden sevinmemeli]
es ist noch nicht aller Tage Abend(wörtl: henüz günler akşam olmadı)fig gün doğmadan neler doğar(wörtl: was alles passieren kann bevor der Tag beginnt)
[Bedeutung: die Sache ist noch nicht entschieden;Anlamı: beklenmedik bir sırada umut verici durumlarla da karşılaşma imkânı vardır]
abfahren kalkmak
der Zug ist abgefahren(wörtl: tren kalktı)fig iş işten geçtifig atı alan Üsküdar’ı geçti(wörtl: wer sich ein Pferd geschnappt hat, hat Üsküdar hinter sich)fig av avlanmış, tav tavlanmış(wörtl: die Beute wurde gejagt, der Sache wurde auf die nötige Temperatur gesetzt)
[Bedeutung: es ist zu spät; die Gelegenheit wurde verpasst; man kann nichts mehr ändern;
Anlamı: olan olmuş; iş işten geçmiş; işi gerçekleştirme olanağı kalmadı; artık yapılacak bir şey kalmadı]
abgeben teslim etmek
den Löffel abgeben(wörtl: kaşığı teslim etmek)fig nalları dikmek(die Hufeisen aufrichten)
[Bedeutung: sterben;Anlamı: ölmek]
abgebrannt yanmış
abgebrannt sein(wörtl: yanmış olmak)fig meteliğe kurşun atmak(wörtl: auf die 10-Para-Münze schießen)
[Bedeutung: kein Geld mehr haben;Anlamı: parası kalmamak; hiç parası olmamak]
abholen gelip almak
dastehen wie bestellt und nicht abgeholt(wörtl: ısmarlanmış gibi durakalıp gelip alınmamak)fig bekleye bekleye ağaç olmak(wörtl: wartend zum Baum werden)
[Bedeutung: lange stehen und warten müssen;Anlamı: bir yerde ayakta durarak uzun süre beklemek]
abkratzenfig/derb mortoyu çekmek
[Anlamı: sterben;Bedeutung: ölmek]
abreißen koparmak
alle Brücken hinter sich abbrechen/abreißen(wörtl: arkasındaki bütün köprüleri kesmek)fig köprüleri atmak(wörtl: die Brücken abwerfen)
[Bedeutung: sich endgültig lösen;Anlamı: geri dönmek, vazgeçmek olanağı bulunmayacak biçimde kesin bir davranışta bulunmak]
absägen testereyle kesmek
den Ast absägen, auf dem man sitzt(wörtl: üzerinde oturduğu dalı testereyle kesmek)fig bindiği dalı kesmek [Bedeutung: sich selbst schaden;Anlamı: kendisine gerekli ve yararlı olan şeyleri kendi eliyle yok etmek]
abschminken makyajı silmek
sich etwas abschminken(wörtl: makyajı silmek)fig bir şeyi kafasından çıkarmak/atmak(wörtl: aus dem Kopf herausnehmen/werfen) [Bedeutung: ein Vorhaben fallenlassen; einen Plan aufgeben;Anlamı: bir şeyden vazgeçmek]
abschnallenfig aklı durmak [Bedeutung: nicht mehr geistig folgen können;Anlamı: şaşkınlıktan ne diyeceğini bilememek]
da schnallst du ab!fig aklın durur!
[Bedeutung: da bist du fassungslos vor Staunen; Ausdruck von Überraschung,
Erstaunen;Anlamı: şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemezsin; şaşırmak durumunda söylenen söz]
abwarten beklemek
abwarten und Tee trinken(wörtl: çay içerek beklemek)fig akarına bırakmak(wörtl: seinem Fluss überlassen) [Bedeutung: geduldig abwarten;Anlamı: işin sonucunu sabırla beklemek]
Achse dingil
ständig auf Achse sein(wörtl: sürekli dingilde olmak)fig leyleği havada görmek(wörtl: den Storch in der Luft sehen)
[Bedeutung: immer unterwegs sein;Anlamı: çok gezmek
Achsel koltuk
mit den Achseln zucken(wörtl: koltuklarıyla kıpırdamak)fig omuz silkmek(wörtl: Schulter schütteln)
[Bedeutung: durch Hochziehen der Schultern gibt man zu verstehen, dass einem etwas gleichgültig ist;Anlamı: aldırmamak; önem vermemek]
achtzig seksen
auf achtzig bringen(wörtl: seksene getirmek)fig afyonunu patlatmak(wörtl: das Opium zum Explodieren bringen)
[Bedeutung: jemanden sehr wütend machen, ihn erzürnen;Anlamı: birinin keyfini bozup onu öfkelendirmek]
Acker tarla
sich vom Acker machen(wörtl: tarladan ayrılmak)fig tabanları yağlamak(wörtl: die Sohlen schmieren)
[Bedeutung: verschwinden;
Anlamı: kaçıp gitmek]
man kann aus einem Ackergaul/Esel kein Rennpferd machen(wörtl: tarla beygirinden/eşekten yarış atı olmaz)fig eşek kulağı kesilmekle küheylan olmaz(wörtl: wenn man die Ohren schneidet, wird aus einem Esel kein Vollblutaraber) [Bedeutung: ein Mensch, dem bestimmte Merkmale fehlen, ist nicht geeignet für eine Tätigkeit, bei der diese benötigt werden;Anlamı: aslında niteliksiz olan bir şeye ne yapılsa değişmez]
Adamskostüm yokini
im Adamskostüm(wörtl: Adem Baba‘nın kıyafetinde)fig anadan doğma(wörtl: von der Mutter geboren)
[Bedeutung: völlig nackt; splitterfasernackt;Anlamı: çırılçıplak]
Adler kartal
unrecht Gut hat Adlersfedern (wörtl:haksız elde edilen malın kartal tüyleri vardır)fig haramın temeli olmaz(wörtl: es gibt keine Grundlage fürs Verbotenes)
[Bedeutung: die unrechtmäßige Aneignung von Dingen zahlen sich nicht aus;Anlamı: haram kazanç, bir işe yaramadan telef olur gider]
Adresse adres
an die falsche Adresse geraten(wörtl: yanlış adrese uğramak)fig yanlış kapı çalmak(wörtl: an der falschen Tür klingeln) [Bedeutung: ein Anliegen an eine Person richten, die dafür nicht zuständig ist;Anlamı: isteğinin yapılamayacağı bir yere başvurmak]
Affe maymun
Klappe zu, Affe tot(wörtl: kapak kapalı, maymun öldü)fig harç bitti, yapı paydos(wörtl: der Mörtel ist alle, es ist Feierabend mit dem Bau)
[Bedeutung: die Sache ist erledigt; ironische Bemerkung zu einer Beendigung eines Vorgangs;Anlamı: bir işin devam edemeyeceğini şaka yollu söyleme]
Ahnung
von Tuten und Blasen keine Ahnung haben(wörtl: boru çalmak ve üflemekten anlamamak)fig Hanya‘yı Konya‘yı anlamamak [Bedeutung: keine Ahnung von etwas haben;Anlamı:...